kocayazı köyü
  Kocayazi Forum
 
=> Daha kayıt olmadın mı?


Kayıt icin => Daha kayıt olmadın mı? yazısına tıkla..istenen nick: yani isim yazıyorsun.. şifre ve email.adresini yazıp kayıt yap.a tıkla ... Foruma gelip.. Kullanıcı adı ..yazan yere kayıt olurken yazdıgınız (nick) yani isminizi yazıyorsunuz ve nokta nokta bolumune sifrenizi yazıp.. giris.e tıkla foruma yazı yazabilirsiniz .. Tesekkurler.. kocayazıköyü.com

Kocayazi Forum - ESMAÜL HUSNA(ALLAH'IN İSİMLERİ)

Burdasın:
Kocayazi Forum => DİNİ BİLGİLER => ESMAÜL HUSNA(ALLAH'IN İSİMLERİ)
<- Geri  1 ...  18  19  20  21  22  23  24 25 

Devam->


Fadıl DURHAN
(şimdiye kadar 400 posta)
24.02.2009 22:42 (UTC)[alıntı yap]

VELİ

İyi kullarına dost olan

Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 257)

İnsanın hem dünyada hem de ahirette tek bir gerçek dostu vardır. Bu dost onu hiçbir zaman bırakıp gitmez, asla terk etmez, her zorlukta yanındadır ve ona yardımcıdır. Doğduğu günden öldüğü güne kadar daima onunla birliktedir. Onu düşmanlarına karşı korur. Onun için herkesten daha güvenilirdir, daima karşılıksız armağan edendir. Kuşkusuz bu dost Rabbimiz olan Allah'tır. Allah müminlerin en çok güvendiği, en yakın dostudur. Kendisi'ne inanan insanları her türlü eksiklikten ve hatadan arındırır, onlara çok seçkin bir yaşam ve ahirette de hiç tükenmeyecek olan mülkünü vaat eder.

İnsan hayatı boyunca gerçekten güveneceği, her durumda sıkıntısını gideren, zengin ve muktedir bir insan ya da bir güç arayışı içindedir. Fakat bunu ararken zaten kendisini yaratmış, yaşamını sürdürmesini sağlayan, büyük kuvvet sahibi, herşeyi yapmaya kadir olan Rabbimiz'i unutur. Kendisine kötülükten başka hiçbir katkısı olmayan, ahirette de cennette bir pay sahibi olmasını engelleyen şeytanı dost edinir. İşte bu, onun için karanlık bir dünyanın başlangıcıdır.

Allah'a iman eden, imanında da samimi olan insanlar ise artık içinde hiç mağlubiyeti olmayan şerefli ve hayırlı bir hayatın içine girerler. Çünkü Allah inananlara dinine ve sözlerine sadık oldukları sürece zafer nasip edecektir. Asıl büyük karşılığı ise ahirettte onlara verecektir. Allah inananların dünyada ve ahiretteki tek gerçek dostudur. Allah'ın veli sıfatı ayetlerde şöyle haber verilir:

Allah, sizin düşmanlarınızı daha iyi bilendir; bir veli (en güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah yeter. (Nisa Suresi, 45)

O zaman sizden iki grup, neredeyse 'çözülüp geri çekilmek' istemişti. Oysa Allah onların (velisi) yardımcısıydı. Artık mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etmelidir. (Al-i İmran Suresi, 122)

O'dur ki, onlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indirir ve rahmetini serip-yayar. O, Veli'dir, Hamid'dir. (Şura Suresi, 2



Fadıl DURHAN
(şimdiye kadar 400 posta)
24.02.2009 22:42 (UTC)[alıntı yap]

ZAHİR

Aşikar olan

O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, herşeyi bilendir. (Hadid, 3)

Allah'ın varlığının delilleri, düşünebilen her insanın rahatlıkla tespit edebileceği kadar aşikardır, tüm evrene yayılmıştır. Bir insanın Allah'ın varlığını kavrayabilmesi için hiçbir araştırma yapmadan, sadece içinde bulunduğu ortamı dikkatli bir gözle incelemesi yeterlidir. Çünkü bütün kainat yaratılış delillerini gözler önüne seren detaylarla doludur. En sadesinden en karmaşığına kadar var olan tüm sistemler, son derece kompleks, içlerine girildikçe daha çok sırrı açığa çıkaran yaratılış mucizeleri ile doludur. Allah bu mucizelerle ilgili Kuran'da şöyle örnekler vermiştir:

Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok.

Yeri de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda 'göz alıcı ve iç açıcı' her çiftten (nice bitkiler) bitirdik. (Kaf Suresi, 6-7)

Onlar, üstlerinde dizi dizi kanat açıp kapayarak uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahman (olan Allah'tan başkası (boşlukta) tutmuyor. Şüphesiz O, herşeyi hakkıyla görendir. (Mülk Suresi, 19)

Taneyi ve çekirdeği yaran şüphesiz Allah'tır. O, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. İşte Allah budur. Öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz? O sabahı yarıp çıkarandır. Geceyi bir sükun (dinlenme), Güneş ve Ay'ı bir hesap (ile) kıldı. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen Allah'ın takdiridir. O, karanın ve denizin karanlıklarından yolunuzu bulmanız için size yıldızları var edendir. Bilebilen bir topluluk için Biz ayetleri birer birer (bölüm bölüm) açıkladık. (Enam Suresi, 95-97)

Kuşkusuz yukarıdaki ayetlerde verilenler yalnızca sayılı birkaç konudur. Allah Kuran'da verdiği daha pek çok örnekle kullarına Kendi varlığını hatırlatmaktadır. Müminlerin en önemli özelliklerinden biri de çevrelerinde gördükleri herşey üzerinde derin derin düşünmeleri ve sonucunda Allah'ın varlığını ve büyüklüğünü fark etmeleridir. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi içinde yaşadığımız evrendeki her detay insana kendisinin yaratılmış olduğunu hissettirmektedir.

Tüm kainatın Yaratıcısı olan Allah'ın büyüklüğünü, Yüceliğini fark eden akıl sahibi bir insan elbette ki ahirette hesap vereceği Allah'a karşı içli bir korku duyar ve tüm yaşamını O'nu razı etmeye çalışarak geçirir. Bir ayette müminlerle ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır:

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 191)



Fadıl DURHAN
(şimdiye kadar 400 posta)
24.02.2009 22:42 (UTC)[alıntı yap]

ZÜLCELAL-İ VE'L İKRAM

Hem büyüklük sahibi hem kerem ve ikram sahibi olan

Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin adı ne yücedir. (Rahman Suresi, 7

Dünyada insanın hoşuna gidecek sayısız nimet vardır. Allah kullarının hoşnut olacağı çeşitli detaylarla dünyayı süslemiştir. Ancak elbette Allah'ın sonsuz kerem ve ihsanını asıl olarak göstereceği yer cennettir. Kuran'da tasvir edilen cennet, O'nun sonsuz ikramını gözler önüne sermektedir.

Cennetin Kuran'da anlatılan en belirgin özelliklerinden biri, 'nefislerin arzuladığı herşeyin' müminlere verilmiş olmasıdır. Cennetin 'altından ırmaklar akar', 'yemişleri ve gölgelikleri süreklidir', 'ne sıcak-ne soğuk, tam kararında bir gölgelik' vardır. Allah Kendisi'nden bir rahmet olarak salih kullarını cennet bahçelerindeki 'gölgeliklerde ve pınar başlarında' bulunduracaktır. 'Çeşit çeşit inceliklere ve güzelliklere sahip' olan cennette müminlere 'istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol' verilecektir.

Müminler, 'içinde hesapsız olarak rızıklandırılmak üzere cennete girerler.' Ayrıca cennette inananlar için 'yüksek köşkler bina edilmiştir.' Bu köşklerin altlarından ırmaklar akmaktadır. 'Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerinde' oturur ve etraflarını 'bakıp seyrederler.' Bu arada yapılan ikram da son derece ihtişamlıdır. 'Kendileri için hizmet eden civanlar' 'çevrelerinde gümüşten billur kaplar ve kupalar dolaştırırlar.' Bu hizmetler esnasında müminlerin giyimleri de son derece göz alıcıdır; '... orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler, oradaki elbiseleri ipek(ten)dir.' (Hac Suresi, 23)

Kuşkusuz Kuran'daki cennet tasviri yukarıda anlatabildiğimizin çok üstündedir. Aşağıdaki ayetler Allah'ın cennetteki sonsuz keremini ve ikramını açıkça bildirmektedir:

... Orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız. (Zuhruf Suresi, 71)

Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün. (İnsan Suresi, 20



Fadıl DURHAN
(şimdiye kadar 400 posta)
24.02.2009 22:47 (UTC)[alıntı yap]
Esmâ-i Hüsnâ, Allah’ın isimleri için kullanılan bir tabirdir. İsmin çoğulu olan esmâ ile “güzel, en güzel” anlamındaki Hüsna kelimelerinden oluşan esmâ-i Hüsnâ terkibi Kur’an ayetlerinde Allah’a nisbet edilen isimleri ifade etmektedir. Yüce yaratıcının duyular ile idrak edilmesi mümkün değildir. Allah’ı, Kur’an ayetlerinin bize ifade ettiği şekilde ancak evren ve insan ile olan ilişkisi bakımından tanıma imkânımız bulunmaktadır. Kur’an ayetlerinin ifadesiyle en güzel isimler Allah’ındır. Kur’an’da, Allah’a bu isimleri ile yönelmemiz O’nu bu isimleri ve sıfatları ile yüceltmemiz buyrulmaktadır.

Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla

En güzel isimler Allah’ındır; O’na onlarla dua edin. O’nun isimlerinde ters bir tutum izleyenleri bırakın. Yapıp ettiklerinin cezasını çekeceklerdir. A’raf Suresi Ayet 180

De ki: “İster Allah diye yakarın, ister Rahman diye yakarın. Hangisiyle yakarırsanız yakarın, en güzel isimler/Esmâül hüsna O’nundur. Namazında sesini yükseltme, kısma da. İkisi ortası bir yol tut.” İsra Suresi Ayet Ayet 110

Allah’tır O. İlah yok O’ndan başka. Esmâül hüsna, en güzel isimler O’nundur.
Tâhâ Suresi Ayet Ayet 8

Allah’tır O! Haalik, Bâri’, Musavvir’dir O! En güzel isimler/Esmâül hüsna O’nundur. Göklerde ne var, yerde ne varsa O’nu tespih eder. Azîz’dir O, Hakîm’dir.
Haşr Suresi Ayet 24

Allah tektir. Kendisinden başka ilah, eşi ve benzeri yoktur. Doğmamış ve doğurulmamıştır. Varlığı zorunlu ve kendisinden olandır. Başlangıcı ve sonu yoktur. Yaratan var eden, her an her şeye güç yetiren, yarattıklarının ihtiyaçlarını en güzel biçimde sağlayandır. Gören, işiten, lütfu ve rahmeti sınırsız olandır. Din gününün sahibidir. Koruyup gözetendir. Tüm övgülerin sahibi, cömertliği ve ikramı sonsuz, eşsiz kudrettir. Övgülerin, yakarışların, tövbelerin, duaların yöneldiği tek kudrettir… Yüce Allah’ın Kur’an ayetlerinde geçen tek kelimelik isim ve sıfatlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

Allah : Varlığı zorunlu olan ve bütün övgülere lâyık bulunan, yaratan, yapıp eden, ezeli, ebedi olan, eşsiz ortaksız kudret.

Afüvv : Affeden, hataları ve günahları bağışlayan.

Ahad : Zatında varlığında tek olan.

Âhir : Sonu olmayan.

A’lâ : En yüce.

A’lem : En iyi bilen.

Âlim : Tüm bilgilerin kaynağı olan, her şeyi gereğince bilen.

Aliyy : Yüceliğin kaynağı ve sahibi. Ulu.

Azîm : Ululuğun kaynağı ve sahibi, çok yüce.

Azîz : Kudret ve onurun kaynağı ve sahibi. Çok güçlü, çok onurlu.

Bâri : Var eden, bir model olmaksızın canlıları var eden.

Basîr : Görme gücünün kaynağı, en iyi şekilde gören. Her şeyi gören.

Bâtın : Gözle görülemeyen, her şeyde kendinden bir güç bulunan.

Bedî : Var eden, yarattıklarını ahenk ve güzelliklerle donatan.

Berr : İyilik ve lütfu sonsuz olan.

Câmi : Toplayıp düzenleyen, kıyamet günü hesaba çekmek için mahlukatı toplayan.

Cebbâr : İradesini her durumda yürüten, yaratılmışların halini iyileştiren.

Ekrem : Cömertlerin cömerdi. Cömertliği sonsuz.

Evvel : İlk. Başlangıcına zaman belirlemek söz konusu olmayan.

Fâlık : Yarıp parçalayarak ortaya yeni bir şey çıkaran, tohum ve danelerin içinden yeni ürün çıkaran.

Fâtır : Yaratan. Birtakım varlıkları yarıp parçalayarak yeni varlıklara ve yeni oluşlara vücut veren.

Fettâh : Açan. Fetih ve zafer lütfeden. Kolaylık sağlayan.

Gaffâr : Dilediğinde günahları beklenmedik şekilde affeden.

Gâfir : Bağışlayıcı affedici.

Gâfur : Sürekli bir biçimde günahları affeden.

Gâlib : Her hal ve şartta galip gelen.

Ganî : Zengin. Zenginliği sınırsız olan. Yanında herkesin yoksul kaldığı kudret.

Haalik : Yaratan, var eden.

Habîr : Her şeyden en iyi biçimde haberdar olan.

Hâdî : Hidayet veren. Doğruya, iyiye ve güzele kılavuzlamada en yüce kudret.

Hâfiy : Lütufkâr.

Hâfız : Koruyan ezberinde tutan.

Hafîz : Koruyup gözeten. Her şeyi kontrol ve gözetimi altında tutan.

Hakîm : Tüm hikmetlerin kaynağı. Her yaptığında mutlaka bir hikmet bulunan.

Hakk : Gerçeğin kaynağı ve belirleyicisi. Her yaptığı ve emri gerçeğe en uygun olan. Hakkın ve hukukun kaynağı ve belirleyicisi.

Halîm : Davranışlarında yumuşak ve şefkatli. Sertlik ve katılıktan uzak olan.

Hallâk : Yaratışı sürekli olan.

Hamîd : Her türlü övgünün sahibi ve muhatabı olan.

Hasîb : En iyi ve en hassas biçimde hesap soran.

Hayy : Sürekli diri. Hayatın kaynağı. Kendisi için ölüm söz konusu edilemeyen.

İlah : Tapılmaya layık tek kudret. Yüce, eşsiz.

Kaadir : Kudretin kaynağı ve sahibi.

Kaahir : Yarattıkları üzerinde hüküm ve egemenlik kuran.

Kadîr : Gücü her şeye ulaşan, her şeyde hissedilen.

Kâfî : Hem kendisine hem de yarattıklarına yeten. Kullarının her türlü istek ve ihtiyaçlarına cevap veren.

Kahhâr : Gerçeği örtüp, buyruklarına karşı çıkan inkarcıları kahrı altında ezen.

Karîb : Çok yakında olan. Kullarına şah damarlarından daha yakın olan.

Kavî : Gücü bizzat kendinden olan.

Kayyûm : Kudretin kaynağı.

Kebîr : Tüm büyüklük ölçülerinin kavrayamayacağı şekilde büyük olan.

Kerîm : Lütfu hep işleyen, cömert.

Kuddûs : Tüm kutsallıkların kutsadığı, tüm varlığın tespih edip yücelttiği.

Latîf : Gözle görülmeyen.

Mâlik : Sahip olan.

Mecîd : Cömertlik ve ululuğun kaynağı.

Melik : Güç, saltanat ve yönetimin en yüce sahibi.

Melîk : Güç ve saltanatı dilediği şekilde dağıtan.

Metîn : Her hal ve tavır karşısında sebat ve dayanıklılığını koruyan. Güçlü, zorlu.

Mevlâ : Koruyup gözeten, destek veren. Sevdiklerinin her hal ve şartta yanında bulunan.

Mucîb : En iyi şekilde, en kısa zamanda cevap veren.

Muhît : Her şeyi çepeçevre kuşatan.

Muhyî : Yaratan, hayat veren. Ölüleri dirilten.

Mukît : Yarattıklarının gıda sistemlerini, beslenme tarzlarını belirleyen ve her birinin gıda edinmesini sağlayan.

Muktedir : Her şeye gücü yeten, kudretli.

Musavvir : Şekil, renk ve desen veren. Görünüş kazandıran, görünüşü ahenkli kılan.

Müheymin : Hükmü altında tutan. Kâinatın bütün işlerini gözetip yöneten.

Mümin : Güven veren, vaadine güvenilen.

Müsteân : Darda ve zorda kalanın başvurduğu yardım dilediği kudret. Kendisinden yardım ve destek istenen.

Müteâl : Aşkın, yüce. İzzet, şeref ve hükümdarlık bakımından en yüce olan.

Mütekebbir : Ululuk ve yüceliğin kaynağı olan. Kibre ve böbürlenmeye sapanları hizaya getiren.

Nasîr : Yardım eden.

Nûr : Işık. Işığın, aydınlığın, yol gösterişin, erdirişin kaynağı ve yöneticisi olan.

Rab : Besleyip, terbiye edip eğiten.

Rahîm : Rahmet ve merhameti sınırsız olan. Bağışlayan, esirgeyen.

Rahman : Rahmeti sonsuz olan. Bağışlayan, esirgeyen.

Rakîb : Kontrol eden, gözleyip gözetleyen.

Raûf : Acıma, şefkat ve esirgemesi sınırsız olan.

Refî : Yücelten, izzet ve şeref veren.

Rezzâk : Yarattığı tüm varlıkların rızklarını fazlasıyla veren.

Samed : Tüm ihtiyaçların, niyetlerin, övgülerin, yakarışların yöneldiği eşsiz kudret.

Selâm : Esenlik, barış ve mutluluğun kaynağı.

Semî : En iyi şekilde işiten, duyan. Her şeyi işitip duyan.

Şâkir : Şükredenleri duyup ödüllendiren.

Şehîd : En yüce tanık. Her şeyi görüp gözetleyen.

Şekur : Bütün şükürlerin yöneldiği kudret. Az iyiliğe çok mükâfat veren.

Tevvâb : Tövbeleri çok kabul eden. Tövbe nasip eden. Kendisine yönelenlerin bu yönelişlerini karşılıksız bırakmayan.

Vahhâb : Bağışı sınırsız olan. Sürekli ve sınırsız bir biçimde bağışta bulunan.

Vâhid : Sıfatlarında, özelliklerinde tek ve biricik olan.

Vâris : Bütün mülk ve saltanatların sonunda kendine teslim edildiği kudret. Dilediğini dilediğine mirasçı kılan.

Vâsî : Varlığı sürekli genişleten. Yaratışı ve yarattıklarını dilediği şekilde artırıp genişleten.

Vedûd : Sevginin kaynağı olan. Seven. Sevdiren. Tüm sevgilerin en son ve en yüce gayesi olan.

Vekîl : Gücü ve yönetimi kullanan. Güvenilip dayanılan.

Velî : Dost, yardımcı. Destek veren.

Zâhir : Her şeyde tecelli eden. Tüm yarattıklarında, kendisinden görülebilir izler, işaretler bulunan.




Bütün konular: 58
Bütün postalar: 548
Bütün kullanıcılar: 95
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
  Bugün 21 ziyaretçi (52 klik) kişi burdaydı!