ANA BAŞLIKLAR |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KOCAYAZI KÖYÜ
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
DİNİ BİLGİLER
|
|
|
GENEL MENÜ
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
=> Daha kayıt olmadın mı?
Kayıt icin => Daha kayıt olmadın mı? yazısına tıkla..istenen nick: yani isim yazıyorsun.. şifre ve email.adresini yazıp kayıt yap.a tıkla ...
Foruma gelip..
Kullanıcı adı ..yazan yere kayıt olurken yazdıgınız (nick) yani isminizi yazıyorsunuz ve nokta nokta bolumune sifrenizi yazıp.. giris.e tıkla foruma yazı yazabilirsiniz .. Tesekkurler.. kocayazıköyü.com
Kocayazi Forum - ESMAÜL HUSNA(ALLAH'IN İSİMLERİ)
Fadıl DURHAN (şimdiye kadar 400 posta) | |
KADİM
Önceden yapan, önceden bildiren
(Allah buyurur  "Benim huzurumda çekişip-durmayın. Ben size daha önce 'kesin bir uyarı' göndermiştim." (Kaf Suresi, 2
Allah sonsuz adalet sahibidir. Kendisi'ne kulluk etmeleri için yarattığı insanlara elçiler yollamış, elçileri vasıtasıyla onları uyarıp korkutmuştur. Yine elçilerine indirdiği hak kitaplarla onlara doğruyu yanlıştan ayıracak bir anlayış vermiş, yapmaları gereken ibadetleri açıklamış, hoşnut olacağı ahlakı tarif etmiştir. Ve yine kitaplarında gaybtan haberler vermiş; ölümün insanları apansız yakalayabileceğini, tüm kainatın yok olacağını, kıyametin yaklaşarak gelmekte olduğunu, hesap gününde tüm insanların 'hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar bile haksızlığa uğratılmadan' hesap vereceklerini, dünyada Kendisi'ne kulluk etmeyenlerin ahirette sonsuz cehennem azabıyla karşılaşacaklarını bildirmiştir.
Kuşkusuz tüm bu bildirilenler Allah'ın insanları önceden uyarmasıdır. Nitekim Allah "Hayır; çünkü o (Kur'an), bir öğüttür. Artık dileyen, onu 'düşünüp-öğüt alsın." (Abese Suresi, 11-12) ayetleriyle, insanların Kuran ile öğüt alıp doğru yolu bulabileceklerine dikkat çekmiştir. Ayrıca Allah diğer ayetlerinde nankörlük edenlerin uğrayacakları sonu ve geçmiş kavimlerde yaşamış inkarcıların başlarına gelenleri detaylarıyla tarif etmiş ve onların bu durumundan kullarının ibret alması gerektiğini bildirmiştir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
Yalanlamakta olan nimet (refah ve servet) sahiplerini sen bana bırak ve onlara az bir süre tanı. Çünkü Bizim yanımızda bukağılar ve cayır cayır yanan bir ateş vardır: Boğazı tıkayıp kalan bir yemek ve acı bir azab vardır. (Öyle) Bir gün ki, yeryüzü ve dağlar titremeye-tutulur ve dağlar göçüveren bir kum yığını olur. Şüphesiz size, üzerinize şahid olacak bir elçi gönderdik; Firavun'a bir elçi gönderdiğimiz gibi. Fakat Firavun elçiye isyan etti, Biz de onu pek vahim bir tarzda (azabla) yakalayıverdik. Eğer inkar edecek olursanız, çocukların saçlarını ağartan bir günde kendinizi nasıl koruyacaksınız? Bu nedenle gök bile yarılıp-çatlamıştır; (artık) O'nun va'di gerçekleştirilip-yerine getirilmiştir. Şüphesiz, bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol bulabilir. (Müzzemmil Suresi, 11-19)
Elbette Allah'ın uyarıp korkutmaları sonucunda yukarıdaki ayette de bildirildiği gibi 'dileyen Rabbimiz'e bir yol bulabilir'. Ama tüm bunlara rağmen yüz çevirmekte olanlar için de acıklı bir azap hak olmuştur. Çünkü Allah en adil şekilde karşılık verendir.
| | | | Fadıl DURHAN (şimdiye kadar 400 posta) | |
KADİR
İstediğini istediği gibi yapmaya gücü yeten
O'nun ayetlerinden biri de, senin gerçekten yeryüzünü huşu içinde (solmuş, boynu bükülmüş ve kupkuru) görmendir. Ama Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman, deprenir ve kabarır. Şüphesiz onu dirilten, ölüleri de elbette dirilticidir. Çünkü O, herşeye güç yetirendir. (Fussilet Suresi, 39)
Kuran'ın pek çok ayetinde bildirildiği gibi gerçekleşen her olay Allah'ın bilgisi dahilindedir ve O'nun "Ol" demesiyle meydana gelir. Yeryüzünde her yaprağın düşüşü O'nun izniyledir, yine hiçbir dişi O'nun izni olmadan gebe kalamaz ve hiçbir canlı O'nun bilgisi dışında doğuramaz. Kainatta gerçekleşen her olay ancak O'nun dilemesiyle vuku bulur. O, iman etmeyen bir kavmin yerine hemen yenisini getirebilecek güçtedir. Dilediğine görülmemiş bir mülk verir, dilediğinden bütün mülkünü çekip alır. İman etmeyen bir kavme, azap hiç ummadıkları bir anda ve hiç ummadıkları bir şekilde gelir. Allah dilerse yeryüzünün tüm bereketini çekip alır, onu kurutur ve üzerinde yaşama dair hiçbir iz bırakmaz. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir kuvvet yoktur. O, istediğini istediği gibi yapmaya güç yetirendir. Allah'ın sonsuz güç ve kudreti ayetlerde şöyle bildirilir:
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler; üstelik onlar kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Şüphesiz O, bilendir, güç yetirendir. (Fatır Suresi, 44)
Artık, doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim; Biz gerçekten güç yetireniz; Onların yerine kendilerinden daha hayırlılarına getirip-değiştirmeye. Üstelik Bizim önümüze geçilemez. (Mearic Suresi, 40-41)
| | | | Fadıl DURHAN (şimdiye kadar 400 posta) | |
KAFİ
Yeterli, varlığı mevcudatın bütün ihtiyaçlarına yeten
Allah, kuluna yeterli değil mi? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur. (Zümer Suresi, 36)
Allah'a kesin bilgiyle iman etmeyen insanlar için yeryüzünde korku duyacakları pek çok olay ve varlık mevcuttur. Kimi insanlardan gelebilecek zararlardan korkar, kimi doğa olaylarından, kimi elindeki mallarınyok olmasından, kimi sevdiği bir yakınını kaybetmekten...
Oysa Allah kesin bilgiyle iman eden insanlara Kuran'da şöyle buyurmaktadır:
"Eğer kesin bir bilgiyle inanıyorsanız (Allah), göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Rabbidir. O'ndan başka ilah yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, geçmiş atalarınızın da Rabbidir." (Duhan Suresi, 7-
Ayetlerde de bildirildiği gibi göklerde ve yerde tek ilah Allah'tır. Müminler bilirler ki, O'ndan başka hiçbir varlık kendilerine bir zarar vermeye veya bir yarar sağlamaya güç yetiremez. Eğer bir zorlukla karşılaşırlarsa Allah'a yönelip dönerler ve O'nun kendilerine yardım edeceğini, dualarına icabet edeceğini bilirler. Ve asla Allah'tan başkasından bir yardım, bir fayda ummazlar. Çünkü yeryüzünde tek güç sahibi olan O'dur ve hiçbir varlığın O'nun dilemesi dışında bir zarar verme veya fayda getirme kabiliyeti yoktur.
Dolayısıyla gerçekten iman eden bir insan için Allah, yardım dilenecek, korkulacak tek makamdır. Nitekim yukarıdaki ayetlerde haber verilen, 'Allah kuluna yeterli değil mi?' şeklindeki sorudan sonraki ayetler şöyle devam eder:
Allah, kimi hidayete erdirirse, onun için bir saptırıcı yoktur. Allah, intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir?.. De ki: "Gördünüz mü-haber verin; Allah'tan başka taptıklarınız, eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa, O'nun zararını kaldırabilirler mi? Ya da bana bir rahmet vermeyi istese, O'nun rahmetini tutup-önleyebilecekler mi" De ki: "Allah, bana yeter... (Zümer Suresi, 37-3
| | | | Fadıl DURHAN (şimdiye kadar 400 posta) | |
KAHHAR
Kahreden, herşeye, her istediğini yapacak surette galip ve hakim olan
Yerin başka bir yere, göklerin de (başka göklere) dönüştürüldüğü gün, onlar tek olan, kahhar olan Allah'ın huzuruna çıka(rıla)caklardır. (İbrahim Suresi, 4
Allah insanlardan nasıl sıkıntıyı giderme gücüne ve onların kalplerine ferahlık vermeye kadirse, onları büyük bir azapla kahretmeye de kadirdir. Kuran'da Allah'ın Kendi Katından gönderdiği azaplarla helak olmuş kavimlerden örnekler verilir. Bu insanlar hak dinden yüz çevirdikleri ve Allah'a baş kaldırdıkları için sabah vakti, hiç şuurunda değillerken, üzerlerinde dolaşan büyük bir felaketle yok edilmişlerdir. Allah inkar eden toplulukların üzerine evlerini yerinden söken kasırgalar göndermiş, üzerlerine balçıktan taşlar yağdırmıştır. Uyardığı insanların üzerine onların içinde oturdukları şehirleri yerle bir eden sağanaklar isabet ettirmiştir. Toprağın altını üstüne getiren depremleri üstlerine göndermiş, tek bir çığlıkla hepsini yerin dibine geçirmiştir. Açıkça görüldüğü gibi Allah'ın bir insanı kahretmesi hiçbir şeyle kıyaslanamaz.
Fakat bütün bu sayılanlar Allah'ın dünya hayatında insanlara tattırdığı acılardır. Ve onları yaptıklarından dolayı dünyada yaşarken kahretmesidir. Ama asıl olan, insanın cehennemde görülmemiş bir azapla kahredilmesidir. Allah'ın sonsuz rahmetine karşılık O'nun kadrini takdir edemeyen ve nankörlük eden insanlar ahirette cehennem azabıyla karşılaşacaklardır. Dünyada işledikleri suçların tam karşılığı ahirette kendilerine verilecektir.
Allah onları cehennemin en dar yerine attığında, inkarcılara daha önce hiç karşılaşmadıkları bir acı tattırır; cehennem ateşiyle yanan derilerini yenileriyle değiştirir ve onların üzerine ateşten duvarlar örer. Öyle ki insanın dünyada çektiği acılar cehennemde karşılaştıklarının yanında çok hafif kalır. Nitekim Kuran'da cehenneme giren insanların Allah'ın kendilerini öldürmesi ve azaptan kurtarması için yalvardıkları haber verilir.
Allah dünya hayatında Kendisi'nden yüz çevirenleri cehennemde sonsuz gücüyle kahredecektir. Allah'ın kesin olarak gerçekleşecek olan bu vaadi ayetlerde şöyle haber verilir:
O, kulları üzerinde kahredici olandır. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır. (Enam Suresi, 1
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'tır." De ki: "Öyleyse, O'nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: "Allah, herşeyin yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredici olandır." (Rad Suresi, 16)
O gün, orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah sorar  "Bugün mülk kimindir? Bir olan, Kahhar olan Allah'ındır." (Mümin Suresi, 16)
| | | | Fadıl DURHAN (şimdiye kadar 400 posta) | |
KAİM
İdare edip ayakta tutan
Allah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. (Al-i İmran Suresi, 2)
Bazı insanlar kainattaki kusursuz sistemin bir kez var edildiğini ve bundan sonra da işleyişine kendi kendine devam ettiğini düşünürler. Bu çarpık inanç sürekli dile getirilmese de insanların bilinçaltlarında hakim olan genel kanı budur. Kendilerini Allah'a karşı sorumlu hissetmek istemeyen, Allah'ın kendilerinden istediklerini yerine getirmeyi kabullenmeyen insanlar arasında bu düşünce, bir nevi kaçış yoludur. Böyle düşündüklerinde Rabbimiz'e karşı olan sorumluluklarının azalacağı gibi yanlış bir fikre kapılırlar.
Ancak varlığın temelinde o kadar ince ve hassas detaylarla bezenmiş kanunlar, sebepler vardır ki, her an üstün bir gücün kontrolü olmadan bunların işleyişini sürdürmesi mümkün değildir. Gören, duyan ve görüp duyduklarından basiretle sonuç çıkarabilen insanlar bu büyük gerçeği hemen fark ederler. Nitekim Fatır Suresi'nin 41. ayetinde Allah gökleri ve yeri Kendisi'nin tuttuğunu şöyle bildirir:
Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim'dir, bağışlayandır. (Fatır Suresi, 41)
Yukarıdaki ayette de görüldüğü gibi kainatı Allah yaratmıştır ve her an denetimi altında tutmaktadır. Yaşamın sürmesi, evrendeki hassas dengelerin, olağanüstü inceliklerle dizayn edilmiş sistemlerin devam etmesi Allah'ın kontrolüyle mümkündür. O'nun dilemesi dışında hiçbir şey varlığını sürdüremez. Allah'ın yoktan var ettiği evren yine O'nun 'Kaim' sıfatı ile ayakta durmaktadır. Bu gerçeği haber veren ayetler şöyledir:
Allah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)
(Artık bütün) Yüzler, diri, kaim olanın önünde eğik durmuştur ve zulüm yüklenen ise yok olup gitmiştir. (Taha Suresi, 111)
|
Bütün konular: 58 Bütün postalar: 548 Bütün kullanıcılar: 95 Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse 
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 229 ziyaretçi (479 klik) kişi burdaydı!
|
|
|
|
|